Sayfalar

27 Şubat 2021 Cumartesi

Three Colors: Red (1994) Film Eleştirisi

   Kieslowski’nin 3 renk trilojisinin sonuncusu olan bu film kardeşlik temasını ele alır. Manken olan Valentine, uzaktaki sevgilisi Michael kontrolünde sadık bir hayat sürmektedir. Fotoğrafçısının birliktelik teklifini geri çeviren Valentine için sevgilisinin neden bu kadar tutucu ve kıskanç olduğunu düşünmekten alamayız kendimizi. 

   Valentine arabasıyla köpeğe çarpar ve tasmada yazan sahibine götürür. Sahibi köpeği istemeyince soluğu veterinerde alan Valentine köpeği bir süreliğine sahiplenir. Valentine’dan kaçan köpek eski sahibine geri dönünce, bu yaşlı adamla ikinci karşılaşması gerçekleşir. Adamın eskiden yargıç olduğunu ve aslında başkalarının özel telefon konuşmasını dinlediğini öğrenir.

    Valentine dinlenen adama gitse de onlara bu gerçeği söyleyemez ve adama kendini yakın hissederek ailevi problemlerini anlatır.

    Uzaktaki sevgilisi hala kıskançlık yaparken, kırmızı jeepli çocuğun Valentine’dan hoşlandığını anlarız yavaşça. Araba alarmı sahnesinde gülümsediği kadının evine gelen değil de Valentine olduğu çıkarımına da varabiliriz belki.  

    Valentine gazetede yargıcın casusluktan suçlandığını gördüğünde yaşlı adama gider ve kimseye bu durumu bildiğini söylemediğini söyler. Medyaya bunu söyleyenin kendisi olduğunu söyler yaşlı adam. Konuşmalarının ardından gözler kırmızı jeepli çocuğa çevrildiğinde, sevgilisinin onu aldattığını öğrendiğini görürüz. Bu çocuğun bir şekilde yaşlı adamla aynı özellikleri taşıdığını aynı olayları yaşadığını öğreniriz. 

    Diğer filmlerinde olduğu gibi bu kez de çöpe şişeyi atamayan yaşlı bir insan vardır ama ilk kez karakterimiz yardım eder çöpe atmasına. Gemi kazasında tüm üçlemenin diğer filmlerindeki önemli karakterleri kurtarılanlar olarak göstermesi içinizi ısıtıyor çünkü o insanları tanıyormuş gibi hissediyorsunuz. Bu kurtarılan insanlar arasında kırmızı jeepli çocuğun ve Valentine’ın olduğunu gördüğümüzde gemide tanışmış olduklarını anlayabiliyoruz. Kırmızı jeepli çocuğun hayatının yaşlı adamın gençliğine benzediğini ele alırsak, yaşlı adamın Valentine gibi bir kadınla daha öncelerden tanışamaması üzüntüsünün, kırmızı jeepli çocuk için tam tersi olduğunu anlarız. Kırmızı jeepli çocuk çok şanslıdır çünkü böyle bir kadınla tanışmıştır, aldatıldıktan sonra.

     Tesadüfler zinciri olarak oluşturulmuş bu filmde insanların hayatlarının dönüm noktalarına tanık oluyoruz. Körlüklerinden kurtulmuştur karakterler artık. Kırmızı jeepli çocuğun bıkmadan sevgilisini günlerce araması ve Valentine’ın uzaktaki sevgilisinin ona aşık olmadığını bile bile ona sadık kalması, gibi olaylar bu körlüğe örnek olarak gösterilebilir. Köpek ile desteklenen Valentine’ın sadakati çarptığı köpek eski sahibine bile dönse onun için elinden geleni yapması ile bağdaştırılabilir. 

    Genelde diğer filmlerdeki gibi kullanılan renk belirli bir duyguyu çağrıştırmaz bu filmde. Kırmızı rengi zaman zaman yalnızlığa, kıskançlığa, hatalara evrilir senaryoda. Kardeşlik konusunu filmin ne kadar odak noktasına koymasa da bu filmde diğerlerindeki gibi tek bir karakterin duygularına değinmemiş yönetmen. Birbirleri ile bağlantılı olan her karakterin geçmişini, davranışlarını, duygularını anlamamızı sağlamış acele etmeden. Üçlemenin en derin filmi olduğunu düşündüğüm bu filmi tavsiye ederim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder