Hitchcock’un kültleşmiş filmlerinden biri olan Rear Window, fotoğrafçı olan L.B.Jefferies’in bacağı kırıldığı için penceresinden komşularını izlemesinin ardından bir gizemi çözmeye kalkışını anlatır. Komşularını izlemeyi takıntı haline getirmiş Jefferies, karakter olarak evlenmek istemeyen, kendi bildiğini yapan, meraklı bir adamdır. Hemşiresi Stella’nın evlenmesini isteyen ısrarlarını alaya alır. Stella için en iyi aday Lisa’dır. Lisa, Jefferies’i sevmektedir ama Jeffries evlenmeye yanaşmamaktadır.
Hitchcock cameosunu da barındıran camdan cama geçişlerde, artık komşuları tanımaya başlarız, tıpkı Jefferies gibi. Kavga eden bir çiftin oturduğu ve kadının hasta olduğu bir daire vardır. Kadının bakıma muhtaç olmasına rağmen kavga ettikleri görüldükten sonra kadının kocası tuhaflaşır. Takılarla dolu çantaya sahip bir satıcı olan bu adamın yağmurlu havada evine 3 kere girip çıkması Jefferies’i endişelendirir. Lisa’ya anlattığında onay alamayan Jefferies, bir süre sonra Lisa’nın da o daire ile ilgili ilginç bir şey görmesi ile istediği desteği Lisa tarafından alır.
Ortada kadın yoktur. Aksine bir sandık ve toplanmış yatak vardır. Bu dairedeki gizemli adamın ismi Lars’dır ve karısını öldürdüğü düşünülmektedir. Jefferies bir dedektif arkadaşını çağırsa da ona cinayeti kanıtlayamaz ve dedektif bu konuyu çok da ciddiye almaz. Yanında Jefferies’e inanan sadece Lisa ve hemşiresi Stella vardır. İzlemeye devam ettikçe yeni teoriler üretirler ama kanıtlayamazlar. Zaman geçtikçe yükselen tansiyon ile çok zorlu işlere adım atarlar. Bir süre sonra işler değişmesi kaçınılmaz olacaktır.
Abartısız anlatı ile sinema tarihine damga vuran pencereden evi gözetleme çekimleri barındıran bu film, benim için bir başyapıt niteliğindedir. Çok basit bir konuyu gerçek hayata adapte ederek bu denli üstesinden gelerek filmleştirmek, Hitchcock’dan başkasını düşündürtemez zaten. Her zamanki gibi göz doyuran James Stewart oyunculuğu kanımca bu filmi daha üst seviyelere taşımış. Konusu açısından zamanının en yaratıcı fikirlerinden biri olan bu senaryonun alındığı It Had To Be Murder kitabının yazarını da ayrıca tebrik etmek gerek. Ekran başında bir izleyiciyken sizi o dairenin içine çekip camdan izliyormuş hissi uyandıran bu filmi kesinlikle tavsiye ederim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder